TÜRK DÜNYASI'NIN BAŞŞEHİRLERİ örütbağı
ONUR ÇELİK örütbağı - tarihçesi
BAŞ-ŞEHİRLERİMİZ

 

TARİHÇE

 

Kırgızlar, Orta Asya'daki en eski milletlerden biridir. Kırgızlar ile ilgili ilk yazılı belgelere, M.Ö.III. yüzyıla ait Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Bu dönemde Hun yöneticisi Modeu tarafından Kırgız toprakları zapt edilmiş ve Kırgızlar uzun asırlar boyunca bir çok göçebe imparatorlukta aktif bir şekilde savaşmışlardır.

 

M.S.I. asrın sonlarında Kırgızlar Uygur Kağanlığı’nı yıkarak güçlü bir devlet olan Kırgız Kağanlığı’nı kurmuşlardır. Kırgızların galibiyeti Tan İmparatorluğu, Tibet ve Orta Asya’nın ilgisini çekmiştir. Kırgızlar, daha sonraları askeri başarıları sayesinde Orta Asya’daki tarihi olayların akışına büyük bir etkide bulunmuşlardır.

 

Daha M.S.VI-VII asırlarda Kırgız devletçiliği Yenisey kıyılarında büyük bir atılım gerçekleştirmiştir. O dönemlerde Kırgızlar, Bizans ve Çin tarihçilerinin ilgi alanına girmiş ve bu tarihçiler daha sonraları, Kırgızların Yenisey devletinin ekonomik refahının nasıl arttığını anlatmışlardır. Bugün için atalarımızın devletlerinin kuruluşunu, yapısını, yönetici ve komutanlarını anlattıkları, tarihin Yenisey dönemine ait 120’den fazla Kırgız metni bilinmektedir.

 

1207 yılında Yenisey Kırgızları Moğol devletine bağlılıklarını bildirmişler, ancak belirli ölçüde bağımsızlıklarını sürdürmüşlerdir. Kırgızlar 13.asır boyunca Moğol boyunduruğundan kurtulmaya çalışmışlardır. Bunda ancak 1273 yılında başarılı olmuşlar ve ne yazık ki 20 yıl sonra 1293 yılında Moğol orduları tekrar Kırgız ordularını mağlubiyete uğratmıştır. Yenisey Kırgızlarının devleti nihai olarak tasfiye edilmiş ve diğer Türk boylarına karışmıştır.

 

Yenisey Kırgızlarının zengin ve özgün orta çağ kültürünün ulaştığı seviye günümüze kadar Avrupalı, Rus ve Çinli Kırgızolog bilim adamlarının, tarihçilerin, arkeolog ve etnografyacıların ilgisini çekmeye devam etmektedir.

 

XV.asırda Altay Kırgızlarının bir kısmı Tien-Shan’a göç etmiş ve daha sonraları gelen kabilelerle yerli akraba kabileler kaynaşmak suretiyle bugünkü Kırgız halkını oluşturmuşlardır.

 

Kırgızların kendi devletini kurma yolundaki yolları hem çok zorlu, hem de çok uzundu. Bugünkü toprakları içinde egemen Kırgız devletini oluşturma imkanının tohumu 1924 yılının Ekim ayında atıldı ve o tarihte Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bünyesinde Kara-Kırgız Özerk Bölgesi kuruldu. Daha sonra Şubat 1926’da, Bölge’nin adı Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak değiştirildi. 1936 yılında ise, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği bünyesinde Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti oldu. Sovyet iktidarı döneminde Kırgızlar için başka bir çağ başladı.

 Kırgızistan’ın dünyadaki spesifik yeri kendi tarihi, gelenekleri ve kültürü tarafından benimsenmektedir. Nüfusun çok milliyetli yapısı, farklı dinlere mensup oluşu Kırgızistan’ın kendine özgü gelişme şeklini belirlemiş ve gerek Asya’yla gerekse Avrupa’yla bağlarının kopmamasını sağlamıştır......” [1]   

Kırgızistan, Gorbaçov yönetimi ve Glasnost-Perestroika süreci ile Sovyetler Birliği içinde başlatılan demokratikleşme çabalarının en belirgin olarak görüldüğü Orta Asya Cumhuriyetidir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte “Kırgızistan Sovyet Cumhuriyeti” de tarihe karışmıştır.

 

Kırgızistan Komünist Partisi'nin yönetimdeki etkisi, Ağustos 1991 sonrasında tedricen azalmış, bu hususta ülkede ciddi bir reform süreci başlatmış olan Cumhurbaşkanı AKAYEV'in önemli bir rolü olmuştur. AKAYEV, Kırgızistan Komünist Partisi'nin faaliyetlerini askıya almıştır. Kasım ayı içinde Kırgızistan Komünist Partisi'nin ılımlı üyeleri Sosyal Demokratik Partisi'ni kurarak, AKAYEV'in reformlarına ve demokratik ilkelerine bağlı olduklarını ilan etmişlerdir. 1991 yılı içinde Kırgız Cumhuriyeti'ndeki demokratik güçlerde etnik kutuplaşmalar görülmeye başlanmıştır. İlk tescil edilen siyasi hareket, Demokratik Kırgızistan Hareketi olmuştur.

 

Kırgızistan 15 Aralık 1990'da egemenliğini, 31 Ağustos 1991 tarihinde de bağımsızlığını ilan etmiştir. Kırgız Cumhuriyeti Anayasası 5 Mayıs 1993 tarihinde Parlamento’da oy birliğiyle kabul edilmiş, yine aynı tarihte Yüksek Şura Genel Kurul Toplantısı'nda alınan kararla, ülkenin resmi adı Kırgız Cumhuriyeti olmuştur.

 Askar AKAYEV, Kırgızistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından Cumhurbaşkanı seçilerek, 2005 yılına kadar bu görevini sürdürmüştür. Kırgızistan’da ilk turu 27 Şubat 2005’te, ikinci turu ise 13 Mart 2005’te gerçekleştirilen parlamento seçimlerini Devlet Başkanı AKAYEV yanlısı milletvekillerinin kazanması, ülkede gerilimi tırmandırmış, muhalefet seçimlerde hile yapıldığı iddiasıyla, AKAYEV’in istifasını talep eden bir ayaklanma hareketi başlatmıştır. Kırgızistan’ın güneyinde Fergana Bölgesi ve ülkenin ikinci büyük kenti olan Oş şehrinde başlayan ayaklanma hareketi, Oş ve Celalabad şehirlerinde hükümet binalarının ele geçirilmesiyle hızlanmıştır. Yaşanan olayların ardından Devlet Başkanı Askar AKAYEV’in muhalefetle görüşmeye hazır olduğunu bildirmesi ve Yüksek Seçim Komisyonu’na parlamento seçimlerinde usulsüzlük yapıldığı yönündeki iddiaları araştırması talimatı vermesine rağmen hareket devam etmiş, 24 Mart 2005 tarihinde ise Başkent Bişkek’te yaklaşık 10 bin civarındaki göstericinin Başkanlık Sarayına yürüyüşü ve Başkanlık Sarayı’nı ele geçirmesiyle son aşamasına gelmiştir. 24 Mart 2005 tarihinden sonra AKAYEV’in istifası, geçici devlet başkanlığı ve başbakanlığa muhalefet lideri Kurmanbek BAKİYEV’in getirilmesi ve geçici hükümetin kurulması ile siyasi karışıklık ortamı yerini sessiz bir bekleyişe bırakmıştır. Kırgızistan Parlamentosu, başkanlık seçiminin 10 Temmuz 2005’de yapılmasını kararlaştırmıştır.

Bugün 19 ziyaretçi (22 klik) kişi burdaydı!
OnUr ÇeLiK aslan_36_36@hotmail.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol